Kesinlikle bölüm tercihi yapmalısın güzel dostum. Yanlış bölüm seçtikten sonra Harvard'da da olsanız pişman olacaksınız. Ancak doğru meslek yanlış üniversite seçseniz bunu bir şekilde toparlayabilirsiniz. Yani kendinizi geliştirip bağlantılar kurarsanız iyi üniversitelerle farkı kapatıp üzerine dahi koyabilirsiniz. Günümüzün global dünyası böyle işte. Fırsat çok!

Bildiğim kadarıyla Türkiye'de Erasmus değişim programı konusunda aşmış bir üniversite Yıldız. Kendim Erasmus'a gitmedim ve olaya tam olarak vakıf değilim ama Yıldız'ın Ersmus'a giden-gelen öğrenci sayılarında Türkiye'de ilk üçte olduğunu öğrenmiştim. Çevremde de Avrupa'nın muhtelif ülkelerinde Erasmus yapan çok sayıda arkadaşım var. Değişim programları lisans seviyesinde olduğu gibi, lisansüstü ve akademisyenler seviyesinde de mevcut.

Yurtdışı yüksek Lisans - doktora konusuna gelince, bu konuda çok parlak olduğunu söyleyemeyeceğim. Bunun temel sebebi Yıldız öğrencisinin yurtdışında akademik kariyer yapmaya çok meyilli olmaması gösterilebilir. Ancak önemli bir nokta şu ki, öğrenci istediği takdirde dünyanın kaliteli üniversitelerinde akademik kariyer imkanı mevcut. Örneğin şahsım, Japonya'da mühendislik alanında dünyanın ilk 50'sinde gösterilen bir üniversiteden yüksek lisans kabulü aldım. Yani istendiği takdirde, rahatlıkla yurtdışının kaliteli üniversitelerinden kabul alınabilir.

Yıldız Teknik Üniversitesi köklü tarihiyle Türkiye'de en iyi mühendislik eğitimi veren üniversitelerden. Bu yönüyle tereddüt etmeden Yıldız'ı tercih edebilirsiniz.

Ancak tercih yapmadan önce iyi düşünün. Sonra pişman olabilirsiniz. Zira 40-50 yıl icra edeceğiniz bir mesleği seçerken titiz olmalısınız.

Tercih ettikten sonra Yıldız'a girince öğrenci faaliyetlerine katılın. Sizi çok ama çok geliştirecektir. Derslerinizi de hiçbir zaman salmayın ve dersi geçmek için değil öğrenmek için alın. Mezun olduktan sonra pişman olursunuz. Bulunduğunuz ortamın ve imkanlarınızın farkında olun.

En başta Yıldız/Beşiktaş kampüsü çok şirin bir kampüs. Kampüsün kapısından içeri girer girmez Yıldız Sarayı’nın o tarihi binaları karşılıyor sizi. Hemen yanında da zaten Yıldız Korusu yer aldığı için yeşili bol havası temiz üstelik Beşiktaş’ta. Biraz kalabalık tabi orası da var. Tonoz'daki muhabbetler eğlenceli.

Davutpaşa'nın kampüs olma özelliği daha baskın. Kampüs bayağı büyük ve içeride her türden spor ve kültür faaliyetine imkan var. Kütüphanesi 7/24 açık. Ama Davutpaşa'da da köpek nüfusu çok fazla. Öğrenciler besliyor köpekleri. Ancak ders bitişinde mangal yapabileceğiniz, sonra yüzebileceğiniz ya da halısaha maçı yapabileceğiniz bir yer orası. Çok beğeniyorum Davutpaşa'yı.

Öte yandan ‘Yıldızlı’ olmanın da kattığı şeyler çok fazla. Bir kere sektörde en çok aranılan mezunların başında yer alıyor Yıldızlılar. Bunun sebebi de üniversitenin sanayiyle ve devlet kurumlarıyla olan ilişkilerinin hat safhada olması. Pratik ağırlıklı eğitim vermesi, laboratuvar olanaklarının mevcut olması, mezunlarının iş hayatına atılınca işlerini çok çabuk kapmalarına ve başarılı bir şekilde yükselişe geçmelerini sağlıyor. Öte yandan bölümde ders veren hocaların önemli bir kısmı daha önce sanayide ciddi tecrübeleri bulunan hocalar.

Sosyal olanaklara gelince de öğrenci kulüpleri bazında Türkiye’nin en aktif üniversitesi ve kampüs içinde de bu ortam zaten belli ediyor kendini. Yıldızlılar hiçbir şekilde asosyal değiller. Aksine girişken ve zekiler.

Okulumun sevmediğim yanları da var tabi. Bi kere öğrencilerin önemli bir kısmı her an girişimci ruhla hareket eden, bir olay karşısında her an işin bir şekilde ticari boyutlarıyla ilgilenen bir profilde. Devlet üniversitesi olmasından mıdır bilinmez ama öğrencilere biraz daha bilimsel bakış açısı kazandırılabilir diye düşünüyorum. Üniversitenin sanayi, yani günlük hayatımıza karşılık gelen yönü çok iyi olmasına karşın, akademik yönü daha iyi olmalı bence. Teorik eğitime bir tık daha fazla ağırlık verilebilir. Matematiğimiz genel olarak akademik açıdan daha iyi olmalı.

Bir de okulda görevli memurlar (diğer devlet kurumlarını ve devlet üniversitelerini bilmiyorum) 16.15'te mesaiyi bitiriyorlar. Bundan hoşlanmıyorum. Mesai dediğin 17.00'de bitirilir.

Bazen de hocalar slayttan anlatıp geçiyor. Tabi öğrenilenler kalıcı olmuyor bu yüzden.

Son olarak Yıldız kampüsü yerine Davutpaşa kampüsü daha güzel olanakları daha fazla. Daha doğrusu kampüs havası var. Yıldız Kampüsü'nde bu yok. Şirin kampüs, ama imkanı az. Beşiktaş'a inmen lazım.

Her anne baba gibi benimkiler de tutturmuş oğlumuz bu sene tıpa gidecek diye. Ben esasında çok düşünmüyordum. Puanım beklediğimden biraz düşük geldi ve tıp tuttu tutmadı seviyesindeydi. Risk alıp tercih ettim tıpı ve tutmadı. Şansım burada döndü. Esasında bu da bir vesile oldu diyebilirim. Makine mühendisliğini çok bilinçli yazmadım yani. Tıplardan sonra yazmıştım Yıldız makineyi.

Fakülte kapısından içeri adım attıktan sonra mesleği sevmeye başladım. Öğrenme ve araştırma merakıma uygun bir meslekti bu. Her geçen gün daha da seviyorum bu yüzden. Çünkü doğayı açıklama gayreti içerisindeki meslekler kendimi bildim bileli kendime uygun gördüğüm mesleklerdir. Buna ilkokuldayken yaptığım mermi hızı hesaplama deneyini veya bir yuvadaki karınca sayısını hesaplamayı örnek olarak verebilirim.Küçükten beri makine mühendisi olacağım demiyordum ama aklımın bir köşesinde hep mühendis veya bilim adamı olmak vardı.Elektronik, elektrik, bilgisayar gibi dallar bana biraz soyut geldiği için; biyomühendislik, inşaat, metalurji gibi dallar da makineden daha ağır basmadığı için bu bölümü seçtim. Bir diğer sebep de makine mühendisliği gibi devasa bir alana girdikten sonra 2. sınıfın sonunda dal seçimi yaparak çalışmak istediğim sektörü belirleyebilecek olmaktı. Böyle geniş bir dünyada seçim şansımın bol olması beni etkileyen başlıca faktörlerdendi. Makine mühendisliği eğer pazarlama vs. gibi mesleğinizden biraz bağımsız konularla ilgilenmiyorsanız çok zevk alabileceğiniz bir meslek. Tabi kimi sever kimi nefret eder orası ayrı ama, bilinçli tercih edenler kesinlikle pişman olmaz onu söyleyeyim.

Ha bir de. Uçak motorları çok etkiliyordu beni. Sırf uçak motoru merakım da etkili olmuştu makineyi tercih etmemde :) Sonra bu heves geçti tabi ,yerini başka hevesler aldı. Enerji santralleri gibi :)

Her öğrenci kendi üniversitesini önde görebilir. Ancak ben artık bir mezunum ve olaya daha objektif bakabiliyorum.

2010'da, tercih döneminde birçok üniversiteyi ayrıntılı olarak tanıma fırsatım oldu. Yıldız’ın en çok hoşuma giden yönleri pratiğe dönük eğitim verilmesi, sosyal ortamının oldukça iyi olması, Yıldız ve Davutpaşa kampüsleri, İstanbul’da oluşu, köklü bir teknik üniversite oluşu, mezunlarının iş dünyasında en çok rağbet gören üniversitelerden olması, 100 yılı aşkın bir mühendislik birikimine sahip oluşu, hocalarının kaliteli ve yetkin oluşu vs. vs..

Çok fazla faktör sayabilirim. Ama bence en önemlisi öğrenci-akademisyen diyaloğu. Hocalar her türlü fikre açıklar. Yıldız'da öğretmen ve öğrenciler arkadaş gibidir. Hocanızın kapısını çalıp dertleşebilirsiniz o derece. Size hiçbir zaman meta gibi bakmazlar, aksine koruyup kollarlar ve size daima destek olurlar. Yıldız gibi ilk onda yer alan üniversitelerde hocaların yanına egolarından yaklaşılamadığını, soru dahi sorulamadığını düşününce "işte Yıldız bu" diyorum. Böyle olunca öğrencinin motivasyonu artıyor. Projelerinizi hayata geçirme olanağınız yükselmiş oluyor. Bunun dışında okulun laboratuvar vs. imkanlarından dilediğinizde yararlanmanıza izin verilir Yıldız'da.

Mezun olduktan ve iş hayatına atıldıktan sonra da şunu söyleyeyim, Yıldız iş dünyasında gerçekten çok saygın bir üniversite. Ve ben Yıldızlı olduğum için çok mutluyum. Şimdi yüksek lisansa devam ediyorum.(2014'te mezun oldum)

Giriş sıralaması sizi aldatmasın. Çıkınca Türkiye'nin en iyi üniversiteleriyle birlikte Yıldız'ın da adının anıldığını ve arandığını duyacaksınız. Türkiye'de Yıldız'dan çıkıp da, isteyip de giremeyeceğiniz kurum/şirket yoktur. Kendinizi geliştirdiğiniz takdirde.

Bir önceki soruda İstanbul'un artılarından bahsetsem de, şahsi kanaatim İstanbul'un eksilerinin daha fazla olduğu yönünde. Çünkü İstanbul artık nüfusunu taşıyamıyor! Gerçekten! İstanbul'un yaşanılabilir bir şehir olması için 3-4 milyon kafadan nüfusunun azalması gerekiyor. Dışarıdan bakan bir göz için bu ilk başta normal gelebilir ama 2-3 yıl yaşadıktan sonra şehir gerçekten bıkkınlık veriyor. Ankara'da da birkaç kez uzun süre bulunmuş biri olarak Ankara'yı İstanbul'a tercih ederim. Öğrenci olmanın ekstradan bir zorluğu da kira, yeme-içme vs. masraflarının yüksek oluşu. Bu da önemli bir kıstas. Mezun olduktan sonra Kocaeli il sınırlarında yaşamaya başladığımı söylesem bir ipucu olur heralde :)

Evet, okulumu seviyorum. Girerken bir güzel, mezun olurken ayrı bir güzeldir Yıldız...

Makine mühendisi genel olarak insan hayatını kolaylaştıran her türlü makine, parça, proses ve sistemleri tasarlayan, üretim sürecini yöneten bir teknik elemandır. Faaliyet gösterdiği sektör yelpazesi çok geniş olmakla birlikte başlıcaları imalat, konstrüksiyon, enerji, havacılık, iklimlendirme, ısıtma ve tesisat, otomotiv, ev aletleri ve endüstriyel satış-pazarlama'dır. Sanayinin olduğu her sektörde üretim de olduğu için makine mühendisleri her zaman ve her yerde iş olanağına sahiptir. Çok fazla sayıda şirket yönetici pozisyonlarında makine mühendisi çalıştırmaktadır. Bunun yanında Ar-ge faaliyetlerinde ve akademik çevrelerde de makine mühendisleri etkin rol almaktadır. Kazanç konusunda iyi olup, kendinizi geliştirdiğiniz ve öğrenmeye açık olduğunuz takdirde iyi paralar kazanabilirsiniz. Ancak birçok meslekte olduğu gibi ülkemizde bu mesleğe de gereken önem verilmemekte ve makine mühendislerinin sahip oldukları katma değer potansiyeli ülkemizde yeteri kadar faydaya dönüşememektedir.

Bir kere İstanbul Türkiye'nin merkezi. İstanbul'da sahip olamayacağınız imkana büyük ihtimalle Türkiye'nin başka şehrinde sahip olamazsınız. Sosyo-kültürel imkan İstanbul'da olduğu kadar başka bir şehirde yok. Sanat, spor ne arasan bulabilirsin. (Doğa hariç) Bunun dışında burada çok sayıda üniversite var ve aralarında ciddi rekabet var. Hocaların ağırlıklı İzmit ve İstanbul'daki sanayiyle ilişkileri güçlü olduğu için iş imkanı da oldukça fazla. Uzun lafın kısası, İstanbul'da seçim yapma şansınız olur, hayatın dayattıklarına mecbur kalmazsınız. İstanbul'da okumak bana göre bir fakülte fazla bitirmiş kadar çok şey öğretir size.

Benzer Kişiler

Egemen Donat
Egemen Donat
Ürün Yönetimi Müdürü, BSH
Aykut Çelikkol
Aykut Çelikkol
Ürün ve İş Geliştirme Yöneticisi, Canon Eurasia
Özerk Saraç
Özerk Saraç
TKB-IT Denetim Grup Müdürü, DenizBank
Onursal Külahlıoğlu
Onursal Külahlıoğlu
Sürekli İyileştirme ve Ürün Müdürü, Perfetti Van Melle
Hasan Murat Bengü
Hasan Murat Bengü
Kalite Güvence Direktörü, Mercedes-Benz Türk
Cemre Hallaç
Cemre Hallaç
Gıda Dışı Kategori Müdürü, METRO Türkiye
Nurcan Güven
Nurcan Güven
İş Planlama & Geliştirme Yöneticisi, AstraZeneca
Cüneyt Kaya
Cüneyt Kaya
BS Kurumsal Mimari Yönetimi Yöneticisi, Türkiye Finans
Barış Gülay
Barış Gülay
Satış Müdürü, Pronet