Aslında ikisi de. Mesleğe bağlı olarak değişir bu durum. Eğer seçtiğiniz bölümde iş bulma olanağınız çok yüksekse ya da hangi üniversiteden mezun olduğunuza bakmadan istediğiniz alanda iş bulabiliyorsanız bölüm daha önemli. Ancak örnek vermek gerekirse mühendislik gibi bir bölüm seçmişseniz kötü bir üniversite okumak mezun olduktan sonra işsiz kalmanıza sebep olabilir.

Şimdiki aklımla tekrar tercih yapıyor olsam ilk sıraya Boğaziçi psikoloji ikinci sıraya ODTÜ psikoloji yazar başka da tercih yapmazdım heralde. Üniversite hayatım boyunca özel üniversitelere karşı iyice soğudum. Ve psikoloji konusunda Boğaziçi hala ODTÜ'nün önünde bence.

Şehir dışından gelen bir öğrenciyseniz sizi açıkta bırakmayacak seviyede yurt imkanlarına sahip. Öncelikle yurtlar kampüs içinde olduğu için büyük avantaj sağlamakta. Yurt ücretleri de herkesin maddi durumuna göre karşılayabileceği şekilde yayılmış durumda. Maddi durumunuz çok yüksekse otel konforunda yurtlarda da kalabiliyorsunuz öte yandan maddi durumunuz çok kötüyse çok ucuz yurtlarda kalabiliyorsunuz hatta okul yurt bursu vererek yurt ücretini kendi karşılayabiliyor.

Ülkede ingilizce eğitim veren nadir üniversitelerden olduğu için ODTÜ'de yurtdışı imkanları diğer türkçe eğitim veren üniversitelere nazaran kıyaslama yapılamayacak derece fazladır diyebilirim.

Öncelikle iyi bir ingilizce temelinizin olması sizin açınızdan çok faydalı olabilir. İngilizce'yle aranızın iyi olması lazım çünkü sabah akşam ingilizce'yle haşır neşir olacağınız için bu sizi bi süre sonra sıkabilir.

Öğrenci olduğunuzu belediye dahil kimse umursamaz. Hatta ODTÜ'lü olduğunuz için özellikle belediye umursamaz sizi. Lanet bir belediyesi vardır. Belediye başkanı üniversitelileri sevmez onlara her türlü sıkıntıyı çektirir. Diğer şehirlerle orantılı olarak kıyaslandığında Türkiye'nin en kötü ulaşım imkanlarına sahip şehridir.

psikoloji bölümü mezunu psikolog olur ve bir sürü iş yapabilir. Kendi tabirimle insanların bir arada yaşadığı her yerde psikologlar için iş imkanı vardır. Ama daha detaylı açıklamak için psikolojinin alt alanlarına ait bilgi vermek gerekir.

Adli Psikoloji (Adli psikolog): Yasal konulara ve sorunlara psikolojinin ilkelerini uygulamak üzere hukuk ile psikoloji arasında kurulan ilişkiden doğan bir alandır. Adli psikologlardan bazıları hem psikoloji hem de hukuk eğitimi almışlardır. Mahkemelerde genellikle onların uzmanlıklarına gereksinim duyulur. Örneğin, hüküm giymiş ya da göz altında tutulan kişilerin davranışlarını ve duygusal strese maruz kalıp kalmadıklarını değerlendirir ve ebeveynlerden hangisi çocuğun velayetini almalıdır ya da bir sanığın zihinsel kapasitesi mahkemede savunma yapmak için yeterli midir gibi sorunlu durumlarda hakime yardımcı olurlar. Lisans ya da yüksek lisans derecesine sahip olanlar, ıslahevi, hapishane ve adli tıp enstitülerinde, hukuk uygulama birimlerinde çalışırlar. Doktora derecesini almış olanlar ise psikoloji bölümlerinde ve hukuk fakültelerinde, araştırma organizasyonlarında ve toplum sağlığıyla ilgili kuruluşlarda danışmanlık yapmakta ya da hukuk uygulama birimlerinde, mahkemelerde ve ıslahevlerinde çalışmaktadırlar.


Deneysel Psikoloji (Deneysel psikolog): Temel davranışsal süreçlerdeki değişiklikleri araştıran ve öğreten psikologlardır. Deneysel psikoloji içindeki önemli alt dallardan biri, bilginin işlenmesi, belleğimizde depolanması, depodan geri çağrılması ve problem çözme durumlarına uygulanması gibi bilgi işleme sürecini çalışan bilişsel psikolojidir. Öğrenme, duyum, algı, performans, motivasyon, bellek, dil, düşünme, iletişim ve problem çözme, yeme, okuma gibi davranışların altında yatan fizyolojik süreçlerin araştırılmasıyla ilgilenen alt alan ise fizyolojik psikolojidir. Deneysel psikologlar, hayvan davranışlarını da inceler ve insan davranışlarıyla ilişkilendirirler. Deneysel psikologlar, aynı sosyal psikologlar gibi genellikle akademik alanda ve araştırma enstitülerinde çalışırlar.

Eğitim Psikolojisi (Eğitim psikoloğu): Eğitim psikoloğu insanların nasıl öğrendiğini ve etkili öğrenmenin gerçekleştirilmesi üzerine yoğunlaşırlar. Her yaştaki insanın eğitimi için gerekli araç, gereç ve yöntemleri geliştirirler. Becerileri değerlendirir ve eğitim programlarının düzenlenmesine ve uygulanmasına yardımcı olurlar. Ayrıca yüksek teknik becerilerin öğretimi, değerlendirilmesi ve düzenlenmesi konularında da eğitim psikologlarından yararlanılmaktadır.Yetenek, güdü, sınıf ortamı gibi pek çok etmeni dikkate alırlar. Eğitim psikologlarının bazıları bilgisayar programlarında da kullanılabilecek yeni yönergeler geliştirirler, öğretmenlere eğitim verirler ve öğretmenlerde iş verimini, performansını ve doyumunu etkileyen etmenleri çalışırlar.Doktora eğitimli gelişim psikologlarının çalışma alanları genellikle öğretim üyeliği ve çeşitli eğitim ortamlarında danışmanlıktır.


Endüstri/Örgüt Psikolojisi (Endüstri psikoloğu): İş yaşamını iyileştirme ve üretimi arttırma amacıyla psikolojik ilkeleri iş yaşamına uygularlar. Bu psikologların çoğu insan kaynakları uzmanı olarak görev yaparlar. Plan yapma, kaliteli yönetim, örgütsel değişim gibi alanlarda eleman örgütlenmesi ve eğitimi konularında çeşitli örgütlere yardımcı olurlar. İlgileri arasında, örgütsel yapı, iş verimi, iş doyumu, tüketici davranışı, personel seçimi ve personelin geliştirilmesi gibi konular yer almaktadır. Endüstri psikologlarının sorumlulukları arasında araştırma yapmak, araştırma sonuçlarını kullanılır kılmak ve problem çözücü olarak işlev görmek de vardır. Endüstri/örgüt psikologları, ticarette, endüstride, kamu kurumlarında ve üniversitelerde çalışabilirler ve firmalara danışmanlık yapabilirler.



Gelişim Psikolojisi (Gelişim Psikoloğu): Gelişim psikologları doğum öncesinden başlayarak ölüme kadar uzanan yaşam süresinde insan gelişiminin evreleri üzerinde çalışırlar. Gelişim psikologları yaşa bağlı davranış değişikliklerinin tanımlanması, açıklanması ve ölçülmesiyle ilgilenirler. Gelişimdeki evrensel nitelikler, kültürel ve bireysel farklılıklar üzerinde çalışırlar. Doktora düzeyindeki gelişim psikologları, arştırma yapma ve öğretim üyeliği gibi faaliyetlerde bulunabilirler. Lisans ve yüksek lisans mezunu olanlar kreş ve gündüz bakımevlerinde, okulöncesi eğitim veren diğer kurumlarda, hastahane ve kliniklerde gelişim psikoloğu olarak çalışabilirler.Huzurevleri ve diğer merkezlerdeki yaşlıların belirlenen hedeflere yönlendirilmeleri, yetiştirme yurdu ve bakımevlerinde ergen ve gençlere uygulanan programların değerlendirilmesi türünde faaliyetleri de yürütürler.


Klinik Psikoloji (Klinik psikolog): Zihinsel davranışsal ve duygusal bozukluğu olan bireyleri değerlendirip, tedavi ederler. Klinik psikologların ilgilendikleri sorunlar, gelişim dönemleriyle ilgili kısa süreli gelişimsel krizlerden (ergenlikteki başkaldırı ve orta yaşta kendilik değerindeki düşme gibi) fobi, depresyon ya da şizofreni gibi daha ağır sorunların tedavisine kadar değişebilmektedir. Pek çok klinik psikolog aynı zamanda araştırma da yapmaktadır. Araştırma konuları arasında başarılı bir klinik psikoloğun özelliklerini ve bir tedavinin etkililiğinde rolü olan faktörleri belirleme, başarılı yaşlanmayla veya çeşitli davranış bozukluklarıyla ilişkili olan etmenler, fobilerin nasıl geliştiği ya da şizofreninin nedenlerini belirleme gibi konular sayılabilir. Ayrıca bireyi değerlendirmek amacıyla test ya da ölçek uygulama ve yorumlama ile tedavi amaçlı bireysel ya da grup terapisi yapma da klinik psikoloğun önemli görevleri arasındadır. Lisans ya da yüksek lisans eğitimi olan klinik psikologlar kendi muayenehanelerini açamasalar bile, doktora eğitimli bir başka klinik psikoloğun gözetiminde çalışabilirler.


Nöropsikoloji ve Psikobiyoloji (Nöropsikolog): Biyolojik sistemler ile zihnin işlevi ve davranış arasındaki ilişkiyi incelerler. Beynin biyokimyasal mekanizmaları, beyin yapılarının fonksiyonları, kimyasal ve fiziksel değişikliklerin davranışlara ve duygulara etkisini araştırırlar. Nöropsikolog, merkezi sinir sistemi bozukluklarının teşhis ve tedavisi ile ilgilenir ve davranış bozukluğunun teşhisi ve rehabilitasyonu için hastayla çalışır. Klinik nöropsikologlar, nöroloji, pediatri, beyin cerrahisi, psikiyatri kliniklerinde görev alırlar. Bu alanda yetişmiş akademik personel, nöropsikolog yetiştirir ve klinik psikolog ile tıp doktorlarının eğitimini üstlenir. Lisans ya da yüksek lisans derecesi olanlar nöropsikolojik değerlendirmede ya da araştırma laboratuvarlarında araştırma yardımcısı olarak çalışabilirler.


Okul Psikolojisi (Okul psikoloğu): Okul psikologları özel ya da devlet okullarında çalışır, öğrencilere danışmanlık ve değerlendirme yaparlar. Ruh sağlığı ve öğrenme için gerekli çevresel koşulları düzenleme ile de ilgilenirler. Sınıf ortamını bozan ya da özel eğitime gereksinimi olan çocuklar ile ilgilenir, programlar geliştirir ve değerlendirir; sınıf yönetimi konusunda öğretmenlere eğitim verirler. Ailelere ve okul çalışanlarına da psikolojik ve eğitsel konularda danışmanlık yaparlar. Okul psikologları, anaokullarında, hastanelerde ve ruh sağlığı kliniklerinde çalışabilirler.


Psikometri (Psikometrist): Psikolojik bilginin elde edilmesi ve uygulanması sırasında kullanılacak teknik ve yöntemler üzerinde çalışırlar. Zeka, kişilik, yetenek ve diğer alanlardaki testleri geliştirirler. Bu testler, klinik, danışmanlık, iş yaşamı, endüstri ve okul gibi alanlarda kullanılmaktadır. Psikometristler, araştırma desenleri, veri analizi ve verinin yorumlanması konularında da faaliyet gösterirler. Bu alanda çalışan psikologlar, matematik, istatistik, teknoloji, ve bilgisayar programları bilgileriyle donanmışlardır. Yüksek lisans derecesi olanlar genellikle endüstride, araştırma merkezlerinde ve test geliştirme alanında çalışırlar.

Sağlık psikolojisi (Sağlık psikoloğu): Sağlık psikologları, hastalıkların önlenmesi ve sağlığın sürdürülebilmesi için araştırmacı ve uygulamacı olarak çalışırlar. Sağlığı ve hastalığı etkileyen biyolojik, psikolojik ve sosyal etmenlerle ilgilenirler. İnsanların hastalıkla nasıl başedebildikleri, neden bazı insanların tıbbi önerileri izlemedikleri, acının en etkili bir biçimde nasıl denetlenebileceği ve kötü alışkanlıkların nasıl değiştirileceği ile ilgilenirler. Örneğin, sigara bırakma, kilo verme, stresi kontrol altına alma gibi konularda programlar ve sağlık kampanyaları düzenlerler. Duygusal ve fiziksel sağlığı iyileştirici sağlık stratejileri de geliştirirler.Ayrıca hasta-hekim ilişkisi ve sağlık personelinin sorunları da ilgi alanları içindedir. Sağlık örgütleri, kamu sektörü, hastane ve tıp merkezlerinde ya da polis güvenlik servislerinde çalışırlar. Henüz bu alanda oluşturulmuş bir yüksek lisans ya da doktora programı yoktur. Psikoloji bölümlerinin bazılarında verilen Sağlık Psikolojisi dersleri ve Türk Psikologlar Derneği bünyesinde verilen hizmet içi eğitim kurslarıyla eksiklik giderilmeye çalışılmaktadır. Genellikle psikologlar, psikolojinin klinik veya sosyal psikoloji alanlarında bir uzmanlaşmadan sonra bu alana yönlendirilmektedirler.


Sosyal Psikoloji (Sosyal psikolog): Sosyal psikologlar insanların birbirleri ile nasıl etkileşime girdikleri ve sosyal çevrelerinden nasıl etkilendikleriyle ilgilenirler. Bireyleri, grupları ve grup davranışını, tutumları, önyargıları ve bunların oluşumu ile değişimini incelerler. Arkadaşlık, ikili ilişkiler, çekicilik ve saldırganlık gibi konular üzerinde araştırma yaparlar. Dolayısıyla sosyal psikolojide genellikle doktora derecesi gereklidir ve sosyal psikologlar çoğunlukla akademik ortamlarda çalışırlar. Ancak son yıllarda reklam şirketlerinde, hastanelerde, eğitim kurumlarında, mimarlık ve mühendislik firmalarında ve çeşitli kamu alanlarında araştırmacı-danışman olarak çalışmaktadırlar.


Spor Psikolojisi (Spor psikoloğu): Spor psikolojisi, psikoloji ilkelerinin spor ortamına uygulanmasını içeren bir alt alandır. Spor psikologları hem akademisyen hem de uygulamacı olarak çalışırlar.Spor psikologları, uygulamacı olarak takımın performansını artırmaya ve takım içinde olumlu bir hava yaratmaya çalışırlar. Bir yarışma öncesindeki kaygı ve sonrasındaki başarısızlık duygusu ile nasıl başedilebileceği konularında sporculara yardımcı olurlar; ayrıca, sporcuların yarışma amaçlarına yoğunlaşmalarına ve güdülenmelerine yardım ederler. Araştırmacı spor psikologları ise sporda davranış ve performansı etkileyen faktörleri araştırırlar. Ülkemizde henüz gerçek anlamda spor psikolojisi eğitimi veren bir birim bulunmamakla birlikte bu alana duyulan ihtiyaç gün geçtikçe artmaktadır.


Trafik Psikolojisi (Trafik psikoloğu): Trafik psikolojisi, psikoloji ilkelerinin trafik ve yol güvenliği alanına uygulanmasıdır. Türkiye de yeni bir alan olan trafik psikolojisinin etkinlikte bulunduğu alanlar; sürücü yeteneklerinin psikoteknik değerlendirilmesi, sürücülük tarzları ve trafikte risk alma davranışı, sürücü eğitimi ve rehabilitasyonu, ergonomi, trafik güvenliği için bilinçlendirme, trafik yasalarını yapan ve uygulayanlara danışmanlık, trafikle ilgili davranış tutum yetenek ve becerileri ölçme araçları geliştirme, bu konularla ilgili araştırmalar ve üniversitelerde trafik psikolojisi dersleri verme olarak sıralanabilir. Trafik psikolojisi alanında henüz üniversitelerimizde yüksek lisans programları yoktur. Ancak, Türk Psikologlar Derneği’nce düzenlenen sürekli eğitim programlarıyla alanda duyulan gereksinime yanıt verilmeye çalışılmaktadır.

Memleketim Ankara'ya yakın olduğu için bana ulaşım açısından oldukça kolaylıklar sağlamakta. İstanbul kadar olmasa da sosyal olarak Türkiye'nin çoğu yerine göre üst düzeyde. Başkent olduğu için bir çok avantajını bulabilirsiniz. Ama tekrar söylüyorum bir İstanbul değildir. İstanbul'dan tek artısı İstanbul kadar kalabalık, pahalı ve boğucu değildir.

Nerden başlasam bilemedim. En iyisi en hoşlanmadığım yanını yazayım. ODTÜ sol gruplarıyla öne çıkan bir üniversitedir. Bir üniversitenin siyasi olaylarda adının geçmesini hiç doğru bulmuyorum. Aslına bakarsanız bu grupların üye sayıları sandığınız kadar fazla değil. Ama bir tek onların sesi çıkıyor maalesef. Zaten geri kalanının sesi neden çıksın ki herkes halinden memnun çalışmasını sürdürmekte ve mezun olmaya çalışmakta. Sene içerisinde bu gruplar özgürlük adı altında sürekli eylemler yapmakta ve bu eylemler diğer öğrencilerin özgürlüğüne zarar vermekten başka bi işe yaramamaktadırlar. İşin daha da iğrenç tarafı ODTÜ'de pkk destekçisi öğrenciler de bulunmaktadır ve tüm ODTÜ öğrencileri bunun farkındadır. Kürt demiyorum farkındaysanız pkk destekçisi olduklarını her yerde belli ederler. Ve kimse onlara dokunmaz. ODTÜ çok garip bir üniversitedir. Sırf bu siyasi olaylar yüzünden zaman zaman okulumdan nefret ederim ve diğer üniversiteler sakin sakin derslerini işlerken biz niye bu eylemlerle uğraşıyoruz diye düşünürüm. Bir üniversite siyaset yuvası olmamalı bence.

Kampüsü. Kazanmadan önce bir kere bile uğramamıştım üniversiteye ama kazandıktan sonra büyük bir merakla her gün uydu görüntülerine baktım nerde neyin olduğunu ezberledim daha önce hiç görmememe rağmen. Kayıt yaptırmaya gittiğimde ise tam bir hayal kırıklığı yaşadım. Ben tüm kampüsü ezberlediğimi düşünürken nerde neyin olduğunu bildiğimi düşünürken şimdi hiç bir şey göremiyordum. Her yer ağaçlarla kaplıydı. İnanın bu kadar ağacı başka bir kampüste görebileceğinizi düşünmüyorum. Ağaçlardan dolayı binaları göremediğiniz bir üniversite Orta Doğu Teknik Üniversitesi. Doğayla iç içe yaşamayı sevenler için mükemmel bir seçim olacaktır.

Daha çok meraktan dolayı diyebilirim. Gidebileceğim bütün bölümleri düşündükten sonra diğerlerine hiç bir şekilde ilgi duymayıp psikoloji bölümüne büyük bir ilgi duymam tercihlerimi yaparken bölüm konusunda hiç şüpheye düşmememi sağladı. Belirli bir yaşın üstündeki insanların psikoloji bölümü hakkında detaylı bilgiye sahip olmaması size çevre baskısı olarak dönse de o insanların düşündüğü gibi kesinlikle boş bir bölüm değil. İş olanakları geniş ve geleceği olan bir bölüm. Ancak gerçekten ilgi duymayan birinin bu bölümde mutlu olamayacağını düşünüyorum. Kesin emin olmadan psikoloji yazmayın.

Adı var bir kere. Yani kimse neden ODTÜ'yü tercih ettin diye sormaz. Her yerde gururla nerde okuduğunu söyleyebileceğin bir üniversite. Türkiye'nin her yerinde size belirli bir statü kazandıran bir üniversite.