Bir şirket için tutarlı, karlı, rekabetçi ve sorumlu büyümek ne demektir?
Şükrü Dinçer
Şükrü Dinçer
Home and Personal Care Vice President, Unilever
Transkript

Dört tane büyüme denklemimiz var, “4 dimesions of growth”. Bunun içinde tutarlı büyüme var, yani her sene büyümek. Bizim gibi halka açık ve uluslararası şirketlerin ilk olarak başarmak istedikleri şey her sene şartlar ne olursa olsun tutarlı bir büyüme performansı ortaya koymak. Bu sene şartlar kötüydü büyüyemedik gelecek sene inşallah büyürüz gibi bir bakış açısı yok. İkinci büyüme kısmı karlı büyüme, bunu yaparken de ortaya bir karlılık koymak lazım ki o karlılıkla beraber markaları daha iyi destekleyebilecek bir finansman kaynağı ortaya çıksın. Üçüncüsü rekabetçi büyüme, yani pazarın ve rakiplerin ötesinde büyümek. Pazar payı kazanmak ki tüketici tercihinin bizim markalarımızdan yana olduğunu sağlayacak işler üzerinde çalışmak tabiki ön plana çıkıyor. Biz de bunu her sene işimizin çoğunluğunda, mümkünse %60’ından fazlasında pazar payı kazanarak yapmaya çalışıyoruz. Son olarak günümüzle ilgili belki en önemlilerinden bir tanesi, sorumlu büyüme. Unilever’in son zamanlarda ortaya koyduğu sürdürülebilir yaşam planı çerçevesi, yani gelecekten daha fazla borç almadan doğal kaynakları ve aynı zamanda dünyamızın bize sunabildiği birtakım fırsatları sorumlu bir şekilde değerlendiren bir büyüme modeli. Bunun 3 tane büyük alt hedefi var: tarımsal girdilerin tamamının sürdürülebilir kaynaklardan elde edilebilir çerçevede gerçekleştirilebiliyor olması, insanların hayat kalitesine katkıda bulunuyor olması ve bizim ürünlerimizin de çevre faktörünü günden güne azaltacak işlerde çalışıyor olmak. Mesela bir örnek vermek gerekirse Türkiye için su çok büyük bir problem. Geçen yıl biz Omo’yu ve bakanlığı da yanımıza alarak bir çalışma yaptık ve Türkiye’nin su haritasını çıkardık. Bununla beraber su havzalarının gelecek projelendirilmesinin nasıl olması gerektiğine yönelik bakanlığa bir veri sunduk ve bu duruma bir katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Öte yandan toz deterjanlardan likit deterjanlara dönmeyi Türkiye’de oluşturmaya çalışıyoruz. Çünkü çok daha su tüketimi açısından tutarlı ve tasarruflu bir tüketim sunuyor. Bunu da yaptığınızda aslında şunu görüyorsunuz ki artık iş modeli olarak sadece belli projelerde değil ama bu ajandaya pozitif katkı vermeyen bir fikri ne kadar cazip olsa bile projelendirmiyoruz. Dolayısıyla çevreye ve içinde yaşadığımız dünyaya aynı zamanda pozitif katkı sağlayan bir iş modeli sağlamaya çalışıyoruz ki sorumlu büyümeden kast ettiğim şey de bu.